• (+90) 216 632 44 41 AdexAkademi

Blog

Home Blog

Bakırköy de Tır Aracın Üstüne Devrildi

Ne yazık ki kaza geliyorum demiyor. Yine feci kazalardan biri dün Bakırköy’de meydana geldi. Rauf Orbay Caddesi Florya istikameti üzerindeki geçitte bir TIR, yanındaki aracın üzerine devrildi ve 4 kişi hayatını kaybetti. Aynı yerde defalarca bu tarz kazalar yaşandığı belirtilirken, sürücü Mehmet F. “Tabelalara dikkat etmedim. Hiçbir şey görmedim ve yüksekliği de tahmin edemedim. Her şey bir anda oldu. TIR devrildi. Çok üzgünüm. Çok pişmanım” dedi.

Aynı cadde üzerinde her yıl birçok aracın dorsesi üst geçide takılıyor ve devriliyor. Yine aynı yerde 5 ay önce 4 adet sıfır km TOGG TIR‘ın üzerinde üst geçide takılmıştı. Dün yine aynı köprü altında bir TIR kazasının yaşanması ardından “köprü mü düşük TIR mı yüksek?” sorusu akıllara geldi. Diriliş Postası’na konuşan Yol Emniyet Uzmanı Mert İntepe, “Bu kaza değil bu ihmal ve ihlaldir” dedi.

TIR NEDEN O YOLU KULLANDI?

“Burada yaşanan kaza noktasında tabelalarla bir yönlendirme söz konusu. Tabela yönlendirmesi söz konusu olduğunda ana arter yol değişimi ve güzergah değişimi zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk kanuni bir süreçtir, böylelikle ticari araç başlığı altındaki ve halk arasındaki ağır vasıta diye adlandırdığımız her tür uzunluktaki ve yükseklikteki araç istikamet olarak mecburi yöne gitmek zorundadır.” diyen İntepe, şöyle devam etti:

“Diğer tarafta bu sürücünün burayı tercih etmesi ya da kurumsal olarak firmasının bu yolu tercih etmesi bir sebebe dayalıdır. Bu sebep muhtemelen o lokasyonda ağır vasıtalar için trafiğin daha kolay olmasıdır. O güzergah muhtemelen daha çabuk ulaştırıyordur. Sürücü mü burayı tercih etti yöneticisi mi git dedi o zaman iş güvenliği müdürüne ‘seyahat yönetim planınız var mı?’ diye sormamız lazım.”

“KAZA DEĞİL İHMAL VE İHLAL”

Yaşanan olayı kaza değil, ihmal ve ihlal olarak değerlendiren İntepe, “Maalesef kazadan bir, iki, üç gün geçtiğinde bunlar unutuluyor. Bir başkası tekrardan o yolu kullanmayı bile deneyebiliyor. Aslında denetimin eksikliği, bu kadar hadsiz bir cüret, trafik saygısızlığı yaratıyor.” dedi.

“HERKES SORGULANMALI”

İntepe, sadece zincirin son halkası olan sürücüyü tutuklamak, gözaltına almak çözüm gibi görünse de iş yerinin sahibi, aracın ruhsat sahibi, araca yükleme yapan kurum, araca güzergah veren kişi, operasyon ya da sevkiyat sorumlusunun da gözaltına alınması ve sorgulanması gerektiğini söyledi.

İş güvenliği ve yol güvenliğinin ayrılmaz bir bütün olduğunu vurgulayan İntepe, “Bu ve benzeri kazalarda gerçek kaza incelemesini yaparak, kök sebep analizini bularak, firmalara bu anlamda aksiyon zorunluluğu getirmezseniz, maalesef üçüncü Dünya ülkelerinde olan trafik kazaları için sadece üzülerek “Allah rahmet eylesin” demekten başka bir şey elinizden gelmez” dedi.

Otomotiv Kazaları ve Veri Tabanı

Türkiye Yol ve Asfalt Yapısı gelişmekte olan bir ülke olduğunu biliyor ve görüyoruz. Hızlı altyapı genişletme yoluyla ilerlemeyi sürdürüyor diyebilirim, yani yapılan birçok güzergahın asfalt kalitesi ve drenaj yapısı hakkında ciddi eleştirilerim olsa da ‘’yol yapım’’ hızla devam ediyor.

Ancak diğer taraftan trafik için Yol Güvenliği aynı hızda gelişiyor diyemem, Ülkemizde bu olay hala ciddi bir sorundur, yetkili seviyesinde sorarsanız ciddi çalışmalarımız var diye bir cümle duyabilirsiniz.

Dünyadaki ölüm oranı yüksek ülkeler ile Türkiye’yi kıyaslamak istemiyorum, çünkü pek farkımız yok sayılır, yine de bu konuyu ülke olarak çözememeyi kendimize yakıştıramıyorum. Çözmek kolay mı? kabul ediyorum bizim seviyemizde çok uzun metrajlı bir yatırım.

Peki, Artan karayolu kazaları eğilimi, bu kazalarda ve bunun sonucunda ortaya çıkan ağır yaralanma ve ölümlerde rol oynayan birincil faktörlerin anlaşılması bu uzun metrajlı konunun çözümü için çok çok önemlidir.

Bu konuda Türkiye’nin çok iyi bir noktada olmadığı hepimiz ya da en azından konu hakkında ilgi ve alakası olan buna merakı olanlar tarafından bilinir diyebiliriz.

Çalıştığı kurumun konuya hassasiyeti dolayısıyla İSG bölüm yöneticileri ve yol güvenliği yöneticileri konu hakkında derin bir bilgiye sahip olabilirler. En azından benim bu anlamda tanıdığım, farklı sektörlerde çalışan eş, dost ve arkadaşlarım var.

Uluslararası Yol ve Sürüş Güvenliği mesleğini 25 yıldır yapan biri olarak, dünyadaki birçok ülke ve o ülkede ki kurumlar ile iş yapma fırsatını yakalamış o ülkelerde hem otomobil hem de her türlü ağır vasıta aracını kullanmış ve eğitici eğitimine katılmış bir eğitmen olarak acil bir çözüm, hatta kalıcı çözüm şart diyebilirim.

Benim çözüm diye adlandırdığım konulardan bazıları sıralamam gerekirse;

  1. Otomotiv Kazaları Veri Tabanı Oluşturmak
  2. Kaza İnceleme Ekipleri Yetiştirmek

Yol ve Sürüş Güvenliği kültürü ile yetiştirilmiş, iş güvenliği ve yol güvenliğini bilgileri ile harmanlamış insan kaynağı yetiştirmek, acildir.

‘’Gelecek için bir adım atmak acil bir ihtiyaçtır’’

Sesimin çıktığı, nefesim yettiği, söylemekten dilimde tüy bittiği, üzüm üzüm üzülsem de usanmadan avaz avaz, sağır sultan duyana kadar, atı alan Üsküdar’ı geçmeden, iğne ile kuyu kazacak bile olsam, katıla katıla ağlamamak için, öngörü her zaman sonuçtan iyidir felsefesi ile paylaşmaya ve anlatmaya devam edeceğim, SÖZ!

Kaliteli ve işinin ehli bir ekip ile böyle bir anlayışı yönetmeli, kaza analizi için kaliteli, derinlemesine veri bütünlüğü yaratılmalıdır(bilgi-bulgu)

Yol Kazası Analizlerinin en temel gereksinimi veridir.

Örnekleme Sistemi, muhtemel senaryo yazabilmek mesleki fikir ürünüdür. Derinlemesine olacak şekilde kaza verilerinin toplanması deneyim ve tecrübe gerektirir.

Tetikleyici olay nedir? Sorun Nedir? Soruna yol açan olayların sırası nedir?

Bilgi Toplamak, önceliklendirme ve değerlendirmek ön planda olmalıdır. Kanıtlar ve tanıklar (varsa) çok hassastır.

Neyse bu makalede kendimi tutamadan kaza inceleme konusundaki derinliğe girerek konu bütünlüğünden kopuyorum sanki, bu konuya başka bir makalede yer vermek lazım çünkü yazarken bende keyif aldım.

Trafik kazaları çoğunlukla şöyle ya da böyle tip araçları kapsıyor demek bizim ülkemizde pek mümkün değil. Söyleyenlere denk gelebilirsiniz hiç şaşırmam, gülüp geçin. Şehirlerarası otobüsler, yük taşımacılığı yapan kamyon ve TIR’lar, hafif ticari grupta yük ve insan taşıyan kamyonet, minibüsler, kapalı kasa araçlar, otomobiller, ambulans, iş makinası, arazi taşıtı, motosikletler, scooter türü elektrikli araçlar hemen hepsi farklı tip kazalara karışıyorlar.

Kazaların çoğunun, tipik olarak yorgun bir sürücünün neden olduğu insan hatasından kaynaklandığı neredeyse artık gün gibi aşikâr. Konuya neredeyse hiç alakası olmayan bir kişi bile bu tespiti çok kolay ve çok hızlı karar vererek yapabiliyor. Bu durum da bana şaşkınlık veriyor açıkçası.

Genel yorgunluğu etkileyen faktörleri anlamak için, üç değişken bilinir.

sübjektif iş yükü, dinlenme ihtiyacı ve duygusal zeka-

Bunun yanı sıra görev (sürüş)süresi ve günün saati de faktörler olarak ele alınarak tartışılmalıdır.

Kaza Nedenleri;

•             Aşırı Hız, dikkatsiz araç kullanma

•             Yorgunluk ve uykusuzluk, gece sürüş

•             Yük ve Aracı Etkileyen Fiziksel Güçler, mekanik arızalar

•             Hava ve Yol Şartları,

•             Lastikler ve Hava basınçları,

•             Dönel/daire ve kontrolsüz Kavşaklar,

•             Devrilmeler, yan yatma kazaları

•             Uzun Rampa İnişler ve coğrafi şartlar

•             Fren Sistemleri ve bakım sorunları (yan sanayi diye bilinen orijinal ekipman kullanmamak)

•             Virajlar, direksiyon ve süspansiyon arızaları

•             Görüş alanı, odaklanma noktası, ölü nokta,

•             Araç takip mesafeleri ve önemi

•             Sollama Hataları

•             Algılama ve reaksiyon süresi,

•             Otoyol da araç kullanım kuralları

•             Sürücü anlayışı, tavır ve saygı

•             Trafik işaretleri ve ışıkları, yol işaretleri, gözlem, farkına varma,

•             İlaç ve alkol kullanımı,

•             Yaya davranışları, motosiklet, scooter, mopet, bisikletlileri gözlem

•             Cep telefonu kullanım,

•             İnsanlara, yayalara saygı,

•             Trafikte Stres Yönetimi

Trafikte tehlikeyle karşılaşmadan araç kullanmak veya tehlikeli bir durumu kazasız atlatmak, profesyonel bir sürücü için bile çok zordur.

Şoförünün algılarını değerlendirecek olursak;

Seyahat türleri ve rotaları, bu rotalardaki trafik yoğunluğu, yaz ve kış aylarına göre farklar, gece-gündüz arasındaki farklı problemler, zaman ve süre yönetimleri, mola yerleri, ekonomik şartlar, sosyal ve insani çalışma şartları, sosyal güvenlik, çalıştığınız firmanın kültür yapısı ve yöneticilerin davranışı, ruh sağlığı ve trafik psikolojinsin yarattığı tutarsızlıklar, trafikte sürekli öfkelenme hali, yalnızlık ve tükenmişlik, gece sürüş ve riskleri, kendinizin ve ailenizin kronik sağlık sorunları, ev ortamında çok uzak kalmak ve başka bir yaşam biçimine uyumlanmak, gelecek kaygısı, kullandığınız araç, sürüş konforu, araç içi gürültü ve bakımlı olması, coğrafik şartlar, iklim ve hava şartları.

Sizler bunu okurken sürücü kafası ile düşünmezseniz yukarıda yazılı olan konular normalleşir ve birer sorunmuş gibi görünmezler, aman dikkat çok konu hassastır. İlk defa duyulduğunda basit detaylar gibi görünür.

Türkiye’deki Ağır Vasıta Sürücü Tipleri ve Risk Seviyeleri;

•             Genç ve tecrübesizler. (Orta/yüksek Risk grup)

•             Tecrübeli olduğunu düşünenler. (Orta/Yüksek Riskli grup)

•             Bana bir şey olmaz diyenler. (Yüksek Riskli grup)

•             Babadan oğula (araç sahipleri) (Düşük Risk)

•            Ustadan çırağa ilişkisi olanlar (Yüksek Riskli Grup)

•             Kamyoncular.  (Yüksek Riskli grup)

•             Çekici + Römork kullanıcıları (Tenteli Transport) ( Düşük Riskli grup)

•             Sebze ve Meyve taşıyıcıları (jet’çiler) (Çok Yüksek Riskli grup)

•             Akaryakıt Taşıyıcıları. (Tehlikeli Madde Kurallarına Uymayanlar Yüksek Riskli Grup)

•             İnşaat Sektöründeki Damperciler. (Çok Yüksek Riskli Grup)

•             Sefer Başı çalışanlar. (Çok Yüksek Riskli Grup)

İş yükünün yorgunluğu etkilediği kabul edilmiş bir gerçektir. Bir sürüş görevi yüksek bir iş yükü demektir, özellikle monotonluğa sahip sürüş şartları ve koşulları, aşırı yorgunluğa yol açabilir. Uyku yoksunluğu aynı zamanda uykuyla ilgili yorgunluk olarak sınıflandırılan bir tür yorgunluğa neden olurken, şoförler arasında iş yüküyle ilgili farklı bir konu da sürüş saatleri haricinde farklı görevler dolayısıyla bedenlerinde yorgunluk hissettikleri duyulmaktadır.

Bu sınıflandırmalardan hareketle yorgunluk ile ilgili çalışmalarda iş yükü algısına yer verilmelidir. Sürücülerin uykuyla ilişkili yorgunluk potansiyeline sahip olup olmadığını anlamak, genellikle bir sürüş görevinden önceki uykulu olma düzeyiyle ölçülür. Bununla birlikte, risk olasılığı sürücünün yeterince uyuması/dinlenmesi, sürüş süresi ve gece sürüşü için çalışma koşullarının değerlendirilmelidir.

İnsanlar bireysel olarak benzersiz olduğundan, diğer faktörler de yorgunluğa neden olabilir. Belirli bir koşulla ilgili öz algılar, duygusal zeka gibi içsel faktörlerden de etkilenebilir.

Bu nedenle, bazı araştırmalar duyguların kümülatif yorgunluktaki rolüne işaret etmektedir yaşama becerilerini, empati kurma ve kendini anlama becerilerini ve başkalarıyla olumlu ilişkiler kurma becerisini içerir. Kümülatif yorgunluktaki rolü, stresle başa çıkma yeteneği ve belirli bir koşula uyum sağlama ile ilişkisi ile tanımlanmalıdır.

Yorgun, Uykusuz ve gece vardiyası yapmış kişi/sürücülerin mesafe ve derinlik algıları bozulur, çevre Sosyal ve harika bir insan olmak ile araç kullanmak arasında kişisel profil farkları oluşmaktadır. Özgüven, deneyim, tecrübe, kullandığını araç, gelir seviyeniz vs. konular günlük iş hayatı içerisinde kişisel araç kullanım standardınızı etkileyebiliyor ya da değiştiriyor.

Aslında daha da önemlisi, kullanıcı bunun farkında ve bilinçli olarak yapıyor. Yeterli duyarlılığı göstermiyor, kaçırıyor ya da iş yoğunluğu ve temposu içerinde ‘’normalleştiriyor’’

‘’Normalleştirmek’ ’mi?

Sonrası mı?

•             Kasıtsız

•             Tesadüfen

•             Talihsizlik

•             Aksilik

•             Şansızlık

•             İstemsiz diye duyduğumuz veya ifade ettiğimiz kelimeler, maalesef gerçekleşmeyi bekleyen başka kazalardır diyebilirim.

                                                                                                                                              Mert İntepe

                                                                                                                                             

İETT Kazaları

Positive Grid-Bias FX 2 Elite VST Crack

Yorgunluk, hız, takometre

Uluslararası Yol ve Sürüş Güvenliği Uzmanı Mert İntepe ise son günlerde gündemde olan otobüs kazalarına bakıldığında, kazaların sebebinin “sürücü davranışı” gibi görüldüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:

“Biz 2018’den beri bir sürü otobüs kazasını inceliyoruz. Sürücü yorgunluğundan, takometre ve hızdan başka bir üçgen bulamıyoruz. Yorgunluk, hız, takometre… Çalışma ve dinlenme saatini planla, yorgunluğu dizayn et, hız limitini kurgula, denetimini artır. Bakım ve araçta elektronik olarak bir hasar, kaza yapmaya sebebiyet verecek bir problem var mı? Bunu bul, kazalar çözülür.”

Otobüs kazalarının 2018’den sonra artmaya başladığına dikkati çeken İntepe, “Bir elektronik manipülasyon var mıdır? Yani sürücünün ‘Bu sistem bizde olmasa da olur, bunu kapat. Bunu devre dışı bıraktır. Otomatik fren sistemini kaldır’ gibi denetimi yönetemezseniz ve bunu sadece sürücüye bırakırsanız, sürücü kendi konforunu bozuyormuş gibi düşünen elektronik sistemleri devre dışı bırakır. Bu derece bıraktığın elektronik sistem başka bir şeyi bozar. Başka bir şeyi bozarsan fren ihtiyacın olduğunda frene basarsın, ‘aracın durmuyor’ dersin ama sen takip mesafeni dizayn etmemişsin, kuru zemine göre, ıslak zemine göre planlamamışsın. En sol şeritte gidiyorsun halk otobüsüyle… Hiç kusura bakma bu kaza kaçınılmaz.” değerlendirmesinde bulundu.

Otobüslerde şoförlerin emniyet kemeri takması gerektiğini vurgulayan İntepe, her kazanın sürücü sebepli olmadığını, davranış odaklı sürüş yapılmadığı, yönetimsel bir karar alınmadığı ve mesleği sürücülük olan insana profesyonel bir dokunuş yapılmadığı takdirde kazanın kaçınılmaz olduğunu anlattı.

İntepe, kentteki toplu taşıma araçlarının yenilenmesinden ziyade doğru bakıma ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.

‘’Bir elektronik manipülasyon var mıdır? Yani sürücünün ‘Bu sistem bizde olmasa da olur, bunu kapat, bunu devre dışı bıraktır, otomatik fren sistemini kaldır’ gibi denetimi yönetemezseniz ve bunu sadece sürücüye bırakırsanız, sürücü kendi konforunu bozuyormuş gibi düşünen elektronik sistemleri devre dışı bırakır. Bu derece bıraktığın elektronik sistem başka şeyi bozar. Başka bir şeyi bozarsan fren ihtiyacın olduğunda frene basarsın, ‘aracım durmuyor’ dersin. Ama sen takip mesafeni dizayn etmemişsin, kuru zemine göre planlamamışsın. En sol şeritte gidiyorsun halk otobüsüyle… Hiç kusura bakma bu kaza kaçınılmaz.’’ değerlendimesinde bulundu

Otobüslerde şoförlerin emniyet kemeri takması gerektiğini vurgulayan İntepe, her kazanın sürücü sebepli olmadığını, davranış oldaklı sürüş yapılmadığı, yönetimsel bir karar alınmadığı ve mesleği sürücülük olan insana profesyonel bir dokunuş yapılmadığı takdirde kazanın kaçınılmaz olduğunu anlattı. İntepe, kentteki toplu taşıma araçlarının yenilenmesinden ziyade doğru bakıma ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.

Lütfen haberin videosunu izleyin…

Kafa Nereye Vücut Oraya…

Araçlarda sürücü ve yolcu koltuklarının arkasında bulunan koltuk başlıkları, yakın bir tarihe kadar maalesef aksesuar olarak biliniyordu

Aksesuar olarak düşündüğümüz bu ekipmanların, sadece rahatımız için yerleştirilmiş birer ekipman olduğunu düşünen insanların sayısı azımsanmayacak düzeydedir.

Biz eğitmenler olarak, kafalık diye ağzımızda yer eden koltuk başlıklarının aslında çok ciddi bir güvenlik ekipmanı olduğunu 2000’li yılların başında konuşmaya başladık. Siz okuyucular ve araç kullanıcılarının bir kısmı günümüzde hala konunun hassasiyetini bilmiyor olabilirsiniz.

 Peki, biz eğitmenler yapmış olduğumuz eğitimlerde bu koltuk başlıkları hakkında acaba neler anlattık; en basit hızlardaki (şehir içi hızları) kazalarda ya da çarpışmalar da insan vücudu öne ve arkaya hareket eder dedik. Bu vücut hareketi sırasında boyun ve omurilik zarar görebilir dedik ve baktık anlaşamıyoruz, şunu da ekledik. Vücut öne doğru hızla savrulurken, baş arkaya doğru gider dedik ve yine baktık tam anlaşamıyoruz, tüm bunlara ek olarak, bir araca arkadan çarpıldığında ve ileri doğru itildiğinde, araç koltuğu yolcuyu ileriye doğru iter dedik. Onlar bize dedi ki, “olur mu canım hiç öyle şey” ilk defa duyuyorum.

Biz dedik ki bu kafalıklar var ya bu kafalıklar, size hiç tanıtılmamış hatta tanıştırılmamış olabilirler. Yine baktık ki inanmıyorlar, videoları gösterdik. Saatte 30 km. hızla seyahat ederken bile bir kazaya karışırsanız, 3,5 tonluk bir ağırlık ile öne savrulursunuz ve kendinizi tutamazsınız dedik. Her ne kadar ikna olmasalar da sonunda dediler ki, peki hocam bu kafalıkların bir ayarı var mı? Nasıl kullanılır? İnanın bana sonunda bunu dedirttik. 😊

Bir oh çekerek, hafifçe gülümseyerek bilgi bombardımanını başlatıyoruz: Bu bombardıman sonunda hem gönülleri hem de tüm kaleleri içten fethedeceğiz, burası kesin.

Amacımız, bizi dinleyen ve okuyan herkese hoş geldin hayatıma sevgili kafalık dedirtmek.

İşte başlıyoruz;

Kafalık kendine özgü yapısal ve ancak fonksiyonel olarak kaza durumunda en güvenli koşulları sağlamayı amaçlayan bir ekipmandır.

Kazanın sonuçlarını ve kazanın ciddiyetini azaltmak için, araç içindeki aktif-pasif diye adlandırılan güvenlik sistemlerindendir.

Aracınızın koltuğuna oturduktan sonra, kürek kemikleriniz koltuğunuzu sırtlık kısmına değmelidir. Bunun devamında da, kafanız ile kafalık arasında dikey olarak min. 3-4 parmak boşluk olmalıdır. Yatay yükseklik göz hizasına kadar yükseltilmelidir diyoruz. Fakat yolculuk esnasında, kafanız kafalığa temas etmemelidir. Çünkü kafalıklar, sürüş esnasında kafanızı dinlendireceğiniz bir yer değildir. Modern otomobillerin gücündeki ve hızındaki sürekli artış,  diğer taraftan da ciddi bir tehlike kaynağıdır. Bu anlamda kafalıklar hayati önem teşkil etmektedirler.

Otomobillerin gelişmişlik seviyesi, kafalıkları doğrudan etkiliyor ve günümüzde aktif koltuk başlıkları araçlarımızın içinde yer almaya başlıyor. Çarpışma esnasında vücudumuzun alacağı darbeye göre kafalıklara elektronik bir komut gelir ve boynunuzun aşırı bükülmesini önleyecek pozisyona gelir. Yani kafalık kendi kendine fiziki olarak hareket edebilir bir teknolojiye ulaşmış durumdadır.

Sonuç olarak konuyu anlaşılır bir dil ile toparlayacak olursak, en düşük hızlarda (Örneğin; 10 Km/s – 25 Km/s) bile karışacağınız bir çarpışma sonrasında kafalıklarınız doğru konumda değilse ve hatta mesafe ayarı doğru değilse baş ve boyun zedelenmeleri kaçınılmazdır, genelde kaza anında vücut ve boyun bölgesindeki hasar tespit edilmiyor ya da ciddiye alınmıyor.  Tam da bu sebepten dolayı oluşan bir kazadan  5 – 6 yıl sonra ortaya çıkabilecek boyun fıtığı denen keyifsiz ağrılarla karşı karşıya kalabilirsiniz, benden hatırlatması.

Sevgiler, kazasız günler

Kadınları bekleyen gizli tehlike! Gözümüzün önündeki 40 yıllık ‘sır’ ortaya çıktı

Deep Freeze Standard Crack 

Araç güvenliği için vazgeçilmez olan çarpışma testleriyle ilgili yapılan son araştırma, kadın sürücüleri ve yolcuları bekleyen gizli tehlikeyi gözler önüne serdi. Trafik kazalarında kadınların zarar görme riski, erkeklere oranla daha yüksek çünkü araçların büyük bir çoğunluğu üreticiler tarafından erkek fizyolojisine göre dizayn ediliyor… Yol Güvenliği ve Güvenli Sürüş Uzmanı Mert İntepe, araç kullanırken alınacak küçük tedbirlerin yaralanmaların önüne geçebileceğini belirtiyor.

Senim Tanay Karakuş / Selçuk Bulut – Milliyet.com.tr  

ABD’de yapılan araştırma çok çarpıcı bir sonucu gözler önüne serdi: 40 yıldır yapılan çarpışma testlerinde kullanılan mankenler sadece erkek sürücüler düşünülerek tasarlanıyor! Kadın sürücü testlerinde ise erkek modellerin daha ufak benzerleri kullanılıyor. Ayrıca genel olarak trafikte kadınların erkeklere göre daha dikkatli olduğu bilinse de ABD’de yapılan araştırmalara göre, kadınların ölüm ya da yaralanma oranları daha fazla. Burada en büyük etkenin, erkek fizyolojisine göre üretilen araçlar olduğu iddia ediliyor.

Araştırmacılar, kadınların erkeklerden farklı fizyolojik özellikleri olduğu için çarpışma testlerinde küçük erkek modellerin kullanılmasının kadın sürücüler ve yolcular için bir fikir veremeyeceğini söylüyor.

ÖLÜM ORANI ERKEKLERE GÖRE YÜZDE 17 DAHA FAZLA
Araştırma sonucuna göre ABD’de kazaya karışan araçlarda yaşanan ölümlerde kadınların yüzde 17 daha fazla etkilendiği vurgulanıyor. Yine aynı araştırmaya göre, kazada yaralanma oranları da erkeklere oranla yüzde 72 daha yüksek. Özellikle ABD’de üretilen araçların daha büyük ve ağır olması kazalarda kadınların etkilenme oranını da artırıyor.
‘KADINLAR KAZAYA DAHA AZ KARIŞIYOR’
Araştırma sonuçlarını yorumlayan Yol Güvenliği ve Güvenli Sürüş Uzmanı Mert İntepe, kadın sürücülerin yüzde 30 daha az kazaya karıştığını belirterek, “Kadınlar erkeklere göre yol güvenliğine daha uyumlu ve bilinçli şekilde yaklaşıyorlar” dedi.

Mert İntepe, “Araçların büyüklüğü kazalardaki yaralanmaları etkiliyor ancak en önemli faktör emniyet kemeri kullanımı. Emniyet kemeri kullanımı sonucu zarar görme olasılığı minimuma iner. İstatistikler kadınların yüzde 30 daha az kazaya karıştığını gösteriyor. Kadınlar erkeklere göre yol güvenliğine daha uyumlu ve bilinçli şekilde yaklaşıyorlar. Erkekler bir kazaya karıştığında kesinlikle hatanın kendinden kaynaklanmadığını iddia eder ancak kadın sürücüler bu konuda daha rasyonel davranıyor” diye konuştu.

ERKEKLERDE AŞIRI HIZ, KADINLARDA MANEVRA

Kadınlarla erkeklerin yaptığı kazalara bakıldığında erkeklerin daha çok hıza yönelik ve kontrol kaybına bağlı kazalara karıştığını söyleyen İntepe, “Kadınlarda ise park ve manevra tipi kazaları daha fazla görüyoruz. Bir kadının takip mesafesini ihlal ederek kazaya karıştığını görmek çok nadirdir. Yine kadın sürücülerin trafikte başka bir sürücüyü bilerek sıkıştırdığını da pek göremezsiniz” dedi.

ÖLÜMLERİ YÜZDE 75 AZALTAN YÜZYILIN BULUŞU!
Yol Emniyet Uzmanı Mete İntepe, kazalara karşı emniyet kemeri kullanımının da büyük önem taşıdığını belirtti. “Otomobil ve otomotiv sektörünün yüzyılın buluşu olarak adlandıracağımız emniyet kemeri trafik kazalarındaki ölümleri yüzde 75 oranında azaltıyor” diyen İntepe “Türkiye’de henüz yeteri kadar önemi bilinmeyen arka koltukta emniyet kemeri kullanımı da inanılmaz önemli. Trafik kazalarında gerçekten araçtan burnunuz kanamadan çıkmanız için arka koltukta emniyet kemeri kullanmanız hayati önem taşıyor. Zaten 1997 yılından beri arka koltukta emniyet kemeri kullanmak ülkemizde de yasal bir zorunluluk” diye konuştu. 

DİREKSİYONDA POZİSYONUNUZU BÖYLE AYARLAYIN
Araç kullanırken sürücü koltuğu ve direksiyon pozisyonunun da hayati öneme sahip olduğunun altını çizen İntepe, “Direksiyon koltuğuna oturduğunuzda belli ayarlar yapacaksınız. Fren pedalına ya da debriyaj pedalına bastığınız zaman ayak bileğinizde ve dizinizde bir açı olmak zorundadır, bu kollarınız için de geçerlidir. Direksiyonu bir saat gibi düşünün. Araç üreticilerinin ve mühendislerin yaptığı tüm araştırmalar bugün hemen hemen birçok arabanın direksiyonunu saat gibi düşünmemiz gerektiği yönünde.”

“Direksiyonun ‘10.10’ şeklinde denk gelen kısımlarını ellerinizle tutarak, baş parmaklar direksiyon simidinin üstünde olmak kaydıyla, yine elimiz ile dirseklerimiz arasında bir açı ve mesafe yakalamalıyız. Bunu en iyi şöyle ayarlarsınız; direksiyon ile göğsünüz arasında maksimum 25-30 santim bir mesafe olmalı. Hava yastığı yani airbag’in size zarar vermemesi için bu mesafe çok önemli bir ayrıntıdır” detaylarını paylaştı. 

Dört günde 21 can gitti: Yolcu otobüsleri için emniyet kemeri çağrısı…

Türkiye peş peşe meydana gelen otobüs kazaları ile sarsıldı. Manisa ve Balıkesir derken son kaza haberi ise bu sabah Uşak’tan geldi. Şarampole devrilen yolcu otobüsündeki 33 yolcu yaralandı.

Son dört gün içinde meydana gelen otobüs kazalarında 29 kişi hayatını kaybetti, 100’e yakın kişi ise yaralandı.

Öte yandan katliam gibi kazalara ilişkin soruşturmalar devam ederken ilk gelen bilgiler ise kazaların araç şoförlerinin direksiyon başında uyumasından kaynaklı olduğu yönünde.

Balıkesir’de 15 kişinin hayatını kaybettiği kazaya ilişkin ise olay yerinde yapılan ilk incelemede yolcu otobüsünün 95 kilometre hızla viraja girdiği, yaklaşık 40 metrelik de fren izi olduğu tespit edildi. Kazada hayatını kaybeden şoför Kerem Başol’un yakınları ise Başol’un seferden geldikten sonra tekrar sefere çıkarıldığını öne sürdü.

ÇALIŞMA SAATLERİ İDEAL DEĞİL

Peş peşe meydana gelen kazalara ilişkin yenisafak.com’a konuşan Uluslararası Yol ve Sürüş Güvenliği Uzmanı Mert İntepe, sürücünün araç için en değerli halka olduğuna vurgu yaparak kendi başlarına bir şey yapamadıklarını tamamen işverenin yönlendirmesi ile hareket ettiklerini ve maalesef bu araçların yorgun, uykusuz, dinlenme ve çalışma saatleri ideal olmadan bir ortamda araç kullanıldığını kaydetti.

BİR GÜNDE 15 SAATE KADAR ÇIKIYOR


24 saatte 9 saat araç kullanma izni olduğu ancak denetimlerde yetersizliklerin olduğunu dile getiren İntepe, ”Patron bir sefer daha at kardeşim, mevsim yaz sıkışık dönemdeyiz bizi idare et diyor. Mecburen şoför arkadaşlar da bunu yapmak zorunda kalıyor. İnsan vücudunun biyolojik bir dinlenme saati var. Bu saatlerde mola vermeye ve dinlemeye ihtiyacı var şoförler. Şoförlerin dinlenme yerlerine bakıyorsunuz. Aracın altında bagaj bölümünde bu da çok sağlıklı bir dinleme alanı değil.” dedi.

Şoförlerin 15 saate kadar çıkan günlük mesaileri olduğuna da dikkat çeken İntepe sözlerini şu şekilde sürdürdü;

”Bu kadar uzun süre şoför koltuğunda oturunca kan dolaşımının yavaşlıyor. Kan dolaşımınız yavaşlayınca insan beyni sağ ayak kalk frene bas demiyor ve bu noktada da kazalar kaçınılmaz oluyor.”

YENİ BİR YÖNETMELİKLE EMNİYET KEMERLERİ DEĞİŞTİRİLMELİ

Yolcu otobüslerindeki kazalar sonrası can kayıplarını aza indirecek bir diğer unsurun da emniyet kemerleri olduğunu dile getiren İntepe, ancak emniyet kemerleri hiçbir yolcunun takmadığını ve bu noktada da sıkı denetimlerin olması gerektiğini belirtti. İntepe, emniyet kemerlerinin de otobüslerde sadece belden takılabildiği bunun da kazalarda ölümü arttırdığını ifade ederken, yeni bir yönetmelikle otobüslerdeki emniyet kemerlerinin de üç nokta şeklinde değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

800 KM HIZLA DEVRİLİYOR

Yeni emniyet kemerlerinin de binek araçlardaki gibi omuzdan çapraz şekilde dizayn edilmesi gerektiğini vurgulayan İntepe, son kazalara bakıldığında mevcut olan emniyet kemerlerinin dahi takılı olması halinde araçtan yolcuların fırlamayacağı ve can kayıplarının da daha az olabileceğini söyledi. 80 km hızla giden bir aracın devrilmeye başladığı anda G kuvvetini kesinlikle 10 ile çarpacaksınız diyen İntepe, ”Yani 800 km hızla gidiyormuş gibi devriliyor o yüzden insan vücudunun kendini tutma ihtimali sıfır” diye konuştu.

TAKOGRAF CİHAZLARI İLE OYNANIYOR

Sürücülerin trafikte yapılan denetimlerde ayrıntılı olarak kontrol edilebilmesi için, araçların hızı, kontrolü, sürücü dinlenme sürelerini saklayan takograf cihazları üzerinde de bir takım oynamaların yapıldığını aktaran İntepe, bunun da yol denetimlerinin artırılması ile önüne geçilebileceğini belirtti.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11